Investing: It is a gamble whose success depends on an ability to predict the future.

13 Temmuz 2010 Salı



Piyasalarda Yeni Bir Enstrüman : VARANT

Riskten korunmak ve ya belirli seviyede risk alarak getiriyi yükseltmek amacıyla kullanılan ürünler finans piyasalarında ‘türev ürünler’ olarak adlandırılır. Uzun bir geçmişleri olmasına rağmen türev ürünlerin marketlerde önemli yer tutmaları ‘70-‘80’leri bulmaktadır. (OTC) Tezgah Üstü Piyasalarda işlem görmesi ile başlayan bu ürünler yatırımcıyı dalgalı market durumlarına karşı korumak için oluşturulmuştur. Sonrasında OTC’den çıkıp piyasada herkes tarafından kolayca ulaşılabilecek hale getirilerek bir çok yatırımcıya ulaşmıştır. 70 lerdeki petrol krizleri ile gelen yüksek volatil piyasalar, dolar dalgalanmaları, faiz dalgalanmaları , regulatorleri böyle bir finansal enstrümanı çıkartmaya itmiştir. Bundan sonraki süreçte korunma amacının yanında spekülatif fiyat hareketleri amacıyla ve arbitraj fırsatlarından yararlanmak amacıyla kullanılan önemli hacme sahip bir finansal enstrüman olmuştur.
Daha geniş kapsamlı tanımıyla türev, değeri bağlı olduğu (contingent) varlıkların fiyatlarına bağlı olan ancak bu varlıklara sermaye yatırmayı gerektirmeyen bir sözleşmedir. Fiyat veya getirilere dayalı ödemeleri değiş tokuş etmeye dönük sözleşmeler oldukları için daynak varlığın mülkiyet transferine gerek kalmamaktadır.
Türev piyasalar sermaye piyasalarının finansal piyasalardaki payının artırılması amacıyla yapılan çalışmalar kapsamında, yatırım araçlarının çeşitlendirilmesine yönelik girişimler büyük önem taşımaktadır ve bunların en önemli sonucunda -Ağustos’ta- Deutche Bank tarafından ihracı yapılacak olan varantlardır. Tasarruf sahiplerine yatırım alternatifleri sunmak, yatırımcı ve üreticilere volatil market durumlarından korumak, piyasanın derinlik ve genişliğinin yanı sıra, sermaye piyasalarının ülke ekonomisine katkısını da artıracaktır. Spk’nın çıkardığı taslakta varantlar, elinde bulunduran kişiye dayanak varlığı ya da göstergeyi, önceden belirlenen bir fiyattan, belirli bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren ve bu hakkın kaydi teslimat ya da nakit uzlaşı ile kullanıldığı menkul kıymet niteliğinde bir sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmıştır. Varantların dayanak varlığını, İMKB-30 endeksinde yer alan hisse senetleri ve İMKB tarafından belirlenen hisse senedi endeksleri oluşturacaktır. Varantın çıkış amacı öncelikle korum amaaçlı olmuştur bu sebeple de yatırımcıların fiyat dalgalanmalarından etkilenmesini önleme özelliği nedeniyle, koruma özelliği ağır basan bir finansal enstrümandır. Varantlar, yatırımcılara düşük tutarlar yatırmak suretiyle, hisse senedi ve diğer yatırım araçlarının getirilerinden faydalanma olanağı sunması ve türev araçlar kadar karmaşık olmaması nedeniyle, daha fazla sayıda bireysel yatırımcının sermaye piyasalarına çekilmesinde etkili olacaktır. Düzenleme ile, bugüne kadar sadece tezgahüstü piyasalarda, büyük kurumsal yatırımcıların kullanabildiği araçlar, ikincil piyasada tüm yatırımcıların erişimine açılacaktır.
Yurt dışında işlem gören varantları görüntüleyebilmek için ticker’ın sonuna w harfi eklemek yeterlidir. Temel KavramlarSahibine alım hakkı veren varantlar “call varant”, satım hakkı verenler ise “put varant” olarak adlandırılmaktadır. Diğer bir ayırım, Avrupa ve Amerikan tipi varantlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Sahibine vade bitim tarihinde dayanak varlığı alma veya satma opsiyonu veren varantlar “Avrupa Tipi Varant”, opsiyonu vade sonuna kadar herhangi bir tarihte kullanma hakkı veren varantlar ise “Amerikan Tipi Varant” olarak adlandırılmaktadır. Varantlar kaldıraç etkisi taşıyan finansal araçlardır. Varant fiyatındaki değişim, dayanak varlığın fiyatındaki değişim oranından çok daha yüksek olabilmektedir. Aşağıdaki örnek kaldıraç etkisinin daha net anlaşılmasını sağlayacaktır. Örnek: ABC Hisse Senedine İlişkin Alım Hakkı Veren Amerikan Tipi varant. Varant fiyatı (t0) ______________5 YTLKullanım fiyatı _______________110 YTLHissenin değeri (t0) __________100 YTLHissenin ulaştığı değer (t1) ____130 YTLVarant fiyatı (t1) _____________20 YTLÖrneğe göre, varantın dayanak varlığında %30 oranındaki değişim, varantın fiyatını 5 YTL’den en az 20 YTL’ye yükseltecektir. Dayanak varlıktaki %30 oranında bir artış, varantın fiyatını %300 oranında yükseltmektedir. Bu durum, varantın kaldıraç etkisini göstermektedir.
Varantların İhraççılar Açısından Sınıflandırılması
Varantlar banka ve aracı kurum gibi finansal kuruluşlar tarafından ihraç edilebildikleri (covered warrants) gibi, şirketler tarafından, varant ihraççısı şirketin kendi hisse senetleri dayanak varlık yapılmak suretiyle de (company warrants) ihraç edilebilmektedir.
SPK tarafından hazırlanan taslakta, şirket varantları öngörülmemekte, sadece “covered” varant olarak sınıflandırılan, finansal kuruluşlar tarafından ihraç edilen varanta izin verilmektedir. Şirket Varantları (Company Warrants)• Şirketler tarafından, kendi hisse senetleri dayanak varlık yapılmak suretiyle ihraç edilir.• Dayanak varlık sadece varant ihraç eden şirkete ait hisse senetleridir.• İfa zamanında şirket tarafından yeni hisse senedi ihracı yapılır. • Sadece alım hakkı (call) veren varant olarak ihraç edilir.• Genellikle daha uzun vadelidir.• Likidite sınırlıdır.• Genel olarak tek bir ifa fiyatı vardır.• Borsada kote olur.• Fiyatlandırma arz ve talebe göre yapılır.Finansal Varantlar (Covered Warrants)• Banka ve aracı kurum gibi finansal kuruluşlar tarafından ihraç edilir.• Dayanak varlık hisse senedi, endeks, döviz, emtia gibi çok çeşitli olabilmektedir.• İfada, yeni hisse senedi ihracı yapılmaz.• Hem alım (call), hem satım (put) hakkı verecek şekilde ihraç edilebilir.• Genellikle vade iki yıla kadardır.• Likittir.• Dayanak varlığın alım veya satım fiyatı, her ihraçtaki şartlara bağlı olarak çeşitlilik gösterir.• Borsada kote olur. • Fiyatlandırma piyasa değerine göre yapılır

Basket Vrrantlar: Endüstri levelindeki varantlar.Endistrünin performansını gösterir.
Endeks Vrantları :Varantın türevlendirildiği varlığın tek bir indekse odaklı varantlarıdır .
Çıplak varant: Geleneksel varrantlar gibi, bağlı oldukları bonolardan ayrı çıkarılmış, menkul kıymetler borsasında işlem gören varantlardır.

Avantajlar
Riskten korunma ve riski yönetme Bir opsiyon olan varantlar, risklerin ortadan kaldırılması ya da azaltılmasını sağlamaktadır. Varantlar, spot piyasalarda meydana gelebilecek fiyat değişimlerine karşı yatırımcıları koruma özelliğine sahiptir. Sınırsız kazanç, sınırlı zarar (kaldıraç etkisi) Zarar edilecek miktar, varanta ödenen ücret ile sınırlıdır. Konuyu bir örnek ile açıklayacak olursak, ABC aracı kurumunun, XYZ şirketinin hisse senedini dayanak varlık yaparak, vade tarihi 1 Haziran 2008 olan Amerikan tipi, alma hakkı veren (call) varant ihraç ettiğini düşünelim. Bugün itibariyle XYZ senedinin işlem fiyatı 19 YTL’dir. İhraç edilen varantta XYZ senedinin kullanım fiyatı 20 YTL olarak belirlenmiştir. Varantın fiyatı ise 2 YTL’dir. Yatırımcının 2 YTL’den 1.000 adet varant satın aldığını düşünelim. XYZ hisse senedinin fiyatının vade tarihine kadar hiçbir anda 22 YTL’nin üzerine çıkmaması halinde (20+2 YTL), yatırımcı hiçbir şekilde bu hakkını kullanmayacaktır. Yatırımcının zararı ise sadece varanta ödediği meblağ (2*1.000=2.000 YTL) ile sınırlı olacaktır. Amerikan tipi bu varantın dayanak varlığı olan XYZ hisse senedinin fiyatının 15 Mayıs 2008 tarihi itibariyle 24 YTL’ye yükseldiğini düşünelim. Bu durumda varantın fiyatı 5 YTL’ye çıkmış olsun. XYZ hisse senedinin fiyatındaki %26 artış (=24/19 YTL), kaldıraç etkisiyle varantın fiyatındaki artışı %150 (=5/2 YTL) yapmaktadır. Hem düşen hem de yükselen piyasalarda kazanç elde etme olanağı Dayanak varlığı satın alma hakkı veren varantlar (call) yükselen piyasalarda kazanç elde etme olanağı sunarken, satma hakkı veren varantlar (put) düşen piyasalarda kazanç elde etme olanağı sunmaktadır.

Dezavantajlar
Uygun dayanak varlık seçimine rağmen zarar etme riski Varantın fiyatını etkileyen çok çeşitli faktörler söz konusudur. Dayanak varlığın fiyat hareketleri elbette varant fiyatını da etkilemektedir. Ancak fiyatı etkileyen tek değişken dayanak varlığın fiyatı değildir. Örneğin, bir hisse senedini satın alma hakkı veren bir varantın fiyatı, dayanak varlığını oluşturan hissenin fiyatında artış olmasına rağmen, diğer faktörlerin etkisiyle düşebilir. Kaldıraç etkisi Kaldıraç etkisi varantların önemli avantajlarından biridir. Bu etkinin, varantlardan limitsiz kar elde edilmesini sağladığı konusundaki açıklamalar yukarıda yer almaktadır. Zarar ise ödenen varant fiyatı ile sınırlıdır. Ancak zarar miktarı sınırlı olmakla birlikte, zarar oranı, dayanak varlığın fiyat değişim oranından çok daha yüksek olabilmektedir. İhraççının yükümlülüğünü yerine getirmeme riski Yapısal özellikleri opsiyon sözleşmeleri ile büyük benzerlik taşıyan varantlar, ihraççının yükümlülüğünü yerine getirmesi konusunda, borsada işlem gören opsiyon sözleşmelerinden ayrılmaktadır. Borsa opsiyonlarında, opsiyon satıcısının yükümlülüğü takas kurumu tarafından garanti edilmektedir. Ancak varantlar açısından bu tür bir garanti verilmesi söz konusu değildir. İhraççının yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda varant sahibi, adi alacaklı olarak yükümlülüğün ifası için hukuksal yollara başvurabilecektir. Geçerlilik süresinin sınırlı olmasıHisse senedi yatırımcıları, zaman limitli yatırım konseptine aşina değildir. Yatırım yaptığı hisse senedinin orta ve uzun vadede performansını bekleyebilmektedir. Varantlar sınırlı süreli olduğu için hisse senetlerinden farklıdır. Vade bitimi ile birlikte varantın varlığı da sona ermektedir.
Kullanımı
Portfolyo Koruması: Portfolyoyu fiyat düşüşlerine karşı ya da gerekli koşullarda fiyat artışına karşı korumada yardımcı olur
Düşük gider
Kaldıraç etkisi
Fiyatlama
Varant değeri = Po- Pbono ya eşittir. Bu da bonodan gelen nakit akışının bononun varrantlı değerinden çıkarılmasıyla elde edilir. Bu varantları fiyatlamada farklı modeller kullanılabilir. En önemlileri Black-Sholes modelidir.

Varant fiyatları bir çok farklı indikatöre dayanabilir ama bir varantın market fiyatının bulurken iki şeye dikkat edilmesi gerekir:
Gerçek Değer: bu basitçe exercise fiyatından şiirketin hisse fiyatının çıkarılmasıyla bulunur. Buna göre de varantlar ‘at-The money’ ya da ‘out of money’ diye adlandırılırlar. Exercise price hissenin fiyatından yüksekse ‘in-the money , düşükse ‘out-of-the money’ olarak isimlendirilir.
Zaman değeri: Zaman değeri varant değerinin hisse vade bitimine kadar olan süreçteki değerini ifade eder. Zaman değeri vade sonuna gelindikçe değerini yitirir çünkü sona yaklaşıldıkça fiyat değişikliğinin oluşma ihtimali gittikçe düşmeye başlamaktadır.Zman değeri aşağıdaki faktörlerden etkilenir;

Vade sonuna kalan süre: vade bitimine kalan zaman uzadıkça, varantin zaman değeri de artar Bunun sebebi hissenin in the money olması ihtimali bu uzun süreçte daha yüksektir.
Dayanak varlığın fiyat oynaklığı: hissedeki volatilite arttıkça, varantın fiyatı da artacaktır, cünkü yine in the money ihtimali artmıştır.
Temettüler: Temmettü alımı varantin kontratında bahsedilen kurallara göre yapılır.
Faiz oranları: Faiz oranlarının artması call varantlarının artmasına ve put varantlarının fiyatlarının azalmasına sebep olur. Faiz oranlarının nerede olduğu opportunity cost of capital ‘i belirtir.

Varantlar Ve Opsiyon Sözleşmeleri
Türev araçların en önemli türlerinden birini oluşturan opsiyon sözleşmeleri, taraflardan birini (satıcı), belirli bir tarihte veya belirli bir tarihe kadar olan dönemde, sözleşme konusu dayanak varlığı satma ya da alma konusunda, karşı tarafın talebine bağlı olarak yükümlülük altına sokmaktadır. Kendisine seçme hakkı tanınan taraf (alıcı), sahip olduğu alım veya satım hakkını kullanma bakımından bir serbestiye sahiptir. Diğer bir ifadeyle, sözleşme alıcı taraf için bir hak sağlarken, satıcı tarafı yükümlülük altına sokmaktadır. Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere varantlar ve opsiyon sözleşmeleri pek çok temel noktada ortak özellikler sergilemektedir. Fiyatlandırmaları aynı şekilde yapılmaktadır.Opsiyon sözleşmeleri organize piyasalarda işlem görebileceği gibi, tezgahüstü piyasada da işlem görebilir. Tezgahüstü piyasalarda işlem gören opsiyon sözleşmeleri, borsada işlem gören opsiyon sözleşmelerine göre taraflara daha esnek yapı sunmasına karşılık, opsiyonun alıcısı konumundaki taraf, yükümlülüğün yerine getirilmeme riski ile karşı karşıyadır.


11 Temmuz 2010 Pazar

Kadıköy'de bir Rumen...


Rumenler...

Sabah saat 9. Bugün uyandınız ve takvime baktınız 22 nisan’ı ve bugün yırtıyorsunuz dünü, artık 23 Nisan’ı gösteriyor sonra da televizyona baktınız hiç olağandışı bir şey yok. Bir daha yattınız ve tekrar uyandığınızda takviminizin üzerinde 29 Ekim yazıyor hala ortada olağan dışı bir şey yok. 365 gün sonrası ama hala bir coşku seli yok dışarıda, bayraklar ya da marşlar. Aradan bir yıl geçmesine rağmen, uyandığınızda kutlamak istediğiniz, balkonunuza çıkıp asmak istediğiniz bir bayrağınızın , sabah kalkıp dinlemek istediğiniz milli bir marşınızın olmaması…Kimler hakkında konuştuğumu mu merak ediyorsun? Tabi ki bir Romen-Rumenler yani Türkçe’deki tabiriyle bir çingeneler hakkında…

Çingenelerden yani dünyanın ilk ve tek ırklararası topluluğundan bahsediyorum. Kendini bir millet kalıbına sokmamış, kendine bir marş bulmak zorunluluğunda hissetmemiş marşını hergün çaldığı klarnetiyle, her gün farklı bir ezgiyi çalarak gösteren bir topluluktan bahsediyorum size.

Romenlerin tarihine baktığınızda karşınıza ilk çıkacak olan şey, Romenlerin Hindistan’ın Pencap-Sind nehir havzası boyunca Pakistan ve Afganistan’ın bulunduğu bölgelerden dünyaya yayılmış Hint-Avrupa kökenli bir topluluk olduğudur. Şimdilerde ise çalgıcı ve falcılardan oluşan göçebe bir topluluk olarak görülürler ve bunun da bir nedeni vardır tabiki. Romenler bu göçebeliklerini zanaatkar bir toplum olmalarından almışlardır. Romen ataları eskilerden sepet, etek, kalay, metal vs. gibi ürünleri bütün dünyayı gezerek tarım ve hayvancılık yapan topluluklara satarak bir ülkeye bir toprağa bir bayrağa bağlı kalma anlaşmasını reddetmişlerdir. Bu sebepledir ki nereye giderseniz gidin şehirlerin köşe sokaklarında renkli elbiseler giyen kadınların göbek attığını, erkeklerin ise klarnetlerini var güçleriyle üflediklerini ve darbukalarına elleri kızarıncaya kadar vurduklarını göreceksiniz. Çingenelerin ırklarüstülüğü işte bu bütün dünyayı lime lime gezmelerinden ve gezdikleri bu yerlere de neşe getirme isteklerinden kaynaklanır.

Ben bu gezme ve dans etme güdüsünün başlangıcını küçükken oynadığımız bir oyuna benzetiyorum. Sandalye kapma diye bir oyun vardır hatırlar mısınız? Hepimiz küçüklüğümüzde en az bir kere oynamışızdır bu oyunu. Oyun alanı geniş, boş bir alana, alandaki insan sayısının bir azı kadar sandalye koyularak kolayca oyun alanı oluşturulabilir. Müziğin sesi açılır insanlar dans etmeye başlar ve dans kesildiğinde herkes bir sandelye kapma yarışına girer. Bu oyunla başlar çingenelerin müziğe ve dansa olan sevdalılığı... Sandalyeler konulmuş bütün topluluklar alandaki yerini almış ve gelen müzikle dans etmeye başlamışlardır bile. Dans müzüği kesildiğinde her topluluk bir sandalye, bir toprak edinmenin yolunu aramıştır diğerlerini ezerek, en yakın bulduğu sandalyeye delicesine koşarak. Oyun bitmiş ve bütün sandalyeler dolmuştur hemencecik hatta bazıları kurallara da uymayıp bir kaç sandelye için ‘Benim!’ diye haykırmışlardır. Herkes aldığı toprağın sevincinden havalara uçtuğundan ortadaki topluluğu, sandalye alamayanı görmeleri baya bir uzun sürmüştür. Baktıklarında karşılarında hala çalıp sonra da kesilen müziğe kendilerini kaptırmış bir Romen halkı durmaktadır ki bu da Romenlerin müziğe olan aşklarının bir karış toprağa, bayrağa ve marşa nasıl ağır bastığının göstergesidir...Böylece Romen toplumu gezip dansedip çalan bir toplum olarak bilinegelmiştir bizim yarattığımız Romen yaradılış efsanesinin son ayağı olarak.

Osmanlı’daki 72 buçuk devlet terimindeki buçukluk olma hırsı! da Romenlerin tam sayılamayacak kadar düşük bir toplum olmalarından değil o sandelyeye oturmak istememelerinden gelir zanımca!

Bugünkü durum varoluşlarındaki efsaneden biraz daha farklı bir hal almıştır. Bugün anlattığımız varoluş efsanesinin sonrasında Romenlerin şovlarını izlemek yerine onları kendi ülkelerinden kovalamak istemiştir bir çok ‘koltuk sahibi’. Sıkılmışlar mıdır müzikten yoksa sevmemişler midir bir süre sonra bilinmez ama sahnedeki Romenlere gerçek yuhalamalar 1940ların Nazi Almanya’sıyla başlamıştır diyebiliriz. Nazi Almanların ırkçı ideolojisi, çingeneleri de ‘yok edilmesi gereken aşağı ırk’ kategorisine sokuvermişti birden bire. Özgün yaşam tarzları, renkli hayatlarıyla pek çok dünya ülkesinde kültürel bir renk olarak görülen Romenler, Nazi Almanya’sıyla bir nefretin hedefi oldular. 1937 yılında yayınlanan bir kararla çingeneler ‘iflah olmaz suçlular’ olarak tanımlanmış ve Alman toplumundan izole edilmeleri oy birliğiyle! Kabul edilmiş ve böylece çingenelerin renkli hayatlarını sergilemeleri sorun haline gelmiştir. Çingeneler toplama kamplarına gönderilmiş ve orada katledilmiştir. Birçoğu ise toplama kamplarına gönderilmeden sokak ortasında ya da evlerinde alenen katledilmiştir. Çingene olmayan erkeklerle evlenen kadınlar zorla kısırlaştırılmıştır. Evet evet, kısırlaştırmak! Kısırlaştırma üreme organının cerrahi müdahele ile kesilip alınması anlamına geliyordu ki korkunç acılar veren bir işlemdi. Bazı Romen kadınlar ve özellikle hamile Romen kadınlar kısırlaştırma ameliyatları sırasında ölmüştür.

Bu süreçte tabi ki Rumlarda sadece müzikle uğraşmamış ve boş durmamışlardır. Mesela pankreasta az salgılanmasından dolayı şeker hastalığına yol açan İnsülin Romen bir bilim adaı olan Nicolar Paulescu tarafından 1922 yılında bulunmuş bir yıl sonra Nobel ödülü onun çalışmalarından feyz alarak araştırmaları geliştiren Frederick Banting ve John Maclead’a verilmiştir. Ama şans ve Albert Nobel Romenlerin yüzüne 1974’te gülmüş ve Romen asıllı George Emir Palade 1974’te hücrenin bir bileşeni olan kofulu bularak bu ödülü haketmiştir. Ştefan Odobleja matematikteki katkılarıyla ve diğer bir çok isim tarihe ismini yazdırmıştır.

Dünyada yaşam alanlarına baktığımızda Macaristan’da hala 1 milyona yakın Romen kötü uygulamalara ve ayrımcılığa, Romanya’da yaklaşık 2 buçuk milyon Romen ırkçılığa ve şiddete, Türkiye’de ise yaklaşık 750 bin Romen kötü hayat koşulları altında yaşamaya sevk ediliyor. Dünyanın bir çok yerinde bu haksız uygulamalar devam ediyor.

Romenler son yüzyıla kadar dünyamızın renkli yaşam tarzını yansıtan bir simgesel toplum olurken, bugünlerde toplumun ‘öteki’lerinden biridir. Bugün bir işlevlerinin olamadığı düşünülüp bir erkek çingeneden klarnetini üflemesi ve bir dişiden de gerdan kırması ve göbek kırması beklense de onlar bu beklentilerden çok daha fazlasıyla ara bir sokak köşesinde, bir laboratuarda, bir sanat galerisinde karşınıza çıkacakları günü beklemektedirler.


12.07.10

10 Temmuz 2010 Cumartesi



Buğday’lı Vadeliler

Karadeniz ülkelerinden hariç olarak Kanada’da, Avrupa, Rusya ve birkaç Asya ülkesinden gelen kötü Buğday üretim haberleriyle birlikte Buğday fiyatlarında gözle görülür bir yükselme yaşanmıştır.

Bu senenin nemli iklim koşulları ve yağışlı yaz günleri Canada Rusya ve diğer önemli bir kaç buğday üreticisi ülkenin üretim seviyelerini aşağıya çekeceği aşikardır. Bu süreçte Türkiye’nin 2009’daki 3.7 milyon tonluk ithalat ve 18 milyon tonluk artan buğday üretim seviyelerine rağmen bu seneki iklim koşullarının Türkiye’dede buğday üretimini olumsuz etkileyeceğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Türkiye’nin 2010 beklenen üretimi IGC tarafından 17.5 milyon tona düşürülmüştür, benim beklentim ise biraz daha düşük seviyelerde 17 milyon ton civarlarındadir.

Ayrıca bugün Milliyet gazetesinde çıkan http://www.milliyet.com.tr/dunya-yi-aclik-salgini-vurabilir/ekonomi/sondakikaarsiv/10.07.2010/1260289/default.htm

bir habere göre de Ug99 kara pas hastalığı dünya buğday üretimini ve buğday fiyatlarını tehdit ediyor. İlk olarak 1999 yılında Uganda’da buğday bitkisinde tespit edilen, zehirli gövde mantarı Kara Pas’ın yeni bir ırkı olan Ug99, 2008 yılında İran’a kadar yayıldı. Uganda’dan sonra Kenya, Etiyopya, Sudan, Yemen ve İran’a sıçrayan Ug99, bu yıl ise Güney Afrika’da görüldü. Yıllardır başarılı mücadele verilerek savuşturulan gövde mantarı tehlikesinin, son yıllarda hızlı şekilde yayılan Ug99 türüyle küresel buğday üretimini tehdit ettiği belirtiliyor. Ayrıca yapılan araştırmalara göre bugün ekimi yapılan buğday türlerinin yalnızca %10 u bu mantara karşı ayakta kalabiliyor.

Ug99’un sporlarının, rüzgarla 1200 kilometreye kadar yayılabildiği için kolayca küresel bir salgın oluşturabileceğini aşikar.

5 önemli ihracatçı ülkeden (Arjantin, Canada, Avrupa Birliği, Amerika ve Avustralia) dan Canadanın beklemediği Mayıs ve Haziranda kendisini gösteren ilkbahar yağmurları ve nemli iklim şartları bahar ekiminin 82% lik kısmını engellemiştir ve bu da buğday üretiminde önemli rol oynayan Canada’nın hasatının kötü gelmesine yol açacaktır.

Canadalı buğdaylı gıda ürünleri satan şirketi Viterra’ya göre buğday satışları 2010 mali yılında 15% 17% lik bir düşüş yaşayacak.

Ayrıca Rusya ve Kuzey Avrupadaki soguk ilkbahar aylarının ve yağışlı iklimin buğday hasatını azaltacağı ve geciktireceğini öngörüyorum.

IGC 2009 675.2milyon tonluk üretimden 659milyon tona düşeceğini öngörmesine rağmen beklenen olaylar ve koşullar sonucunda üretimin daha düşük bir seviyede kalabileceğini düşünüyorum.

Ayrıca diğer önemli bir buğday üreticisi olan biri Kazakistan Tarım Bakanlığı yetkilisi Arman Yevniyev’in açıklamalarına göre ülkenin tahıl üretimi 20.8 milyon tonluk 2009 üretiminden 39% lik düşüşle 14.5 - 15.5mn tonlara ineceğini açıkladı. Ayrıca, ihracatın da 6.5mn tondan, 8.3mn tona düşeceğini belirtti.

Ingılız şirketi Ensus sera gazı tüketimini azaltmak için bu yıl ve önümüzdeki yıllarda her yıl 1.2 milyon tonluk buğdayi 400mn litrelik Ethanol, 350 bin tonluk yuksek proteinli hayvan yemi yapmada ve içecekelerde kullanılan 300bin tonluk Co2 gazını üretmede kullanılacağını açıkladı. Bu da kısa vadede olmasa da uzun vadede buğdayın değerinin artacağı ve yenilenebilir enerjilerde sera gazı azaltımı ve yeşil enerji amacıyla biogaz olarak kullanılacağı anlamına geliyor.

Araştırmacılara göre 2050 Yılına kadar buğday tüketimi 900 milyontonu aşacak ve bu da neredeyse bugün üretilen buğdayın yarısı kadar daha üretmek demek.

Türkiyenin önemli bir tarım ülkesi olan ve Buğday üretiminde 9 sırada ve dünya toplam buğday tüketiminin %3 ‘ünü karşılayan bir ülke olmasına rağmen buğday vadeli piyasasının (future-option) Vob'da bu kadar düşük hacimli kalması acıdır. Hem üreticiler açısından hem aracılar açısından hem hedge yoluyla fiyatları sabitlemede hem de ileriyi görmede yardımcı olan bu enstrümanlari kullanmanın yararının farkındalığının yaratılmasından sonra artacak buğday vadeli trade hacimleriyle, bu enstrümanları daha gözde hale getirecektir.

Teknik olarak Buğday futurelarına sayfanın başındaki şekilde baktığımızda 'bu CME de işlem gören buğday Temmuz vadeli fiyatlarıdır' karşımıza buğdayın 475-480 direncini geçtiğimiz günlerde kırdığını görüyoruz. Bundan sonraki süreçte gelen hasat ve üretim haberlerine bağlı olarak 560-580 seviyelerini denemesi sonraki süreçte de 600-610 seviyesine çıkması beklenebilir.